Harf boşluk düzeni olarak da tanımlanabilecek iki temel durum söz konusudur.
– Birincisi harfler arasındaki boşlukların düzeni.
– İkincisi harfler tarafından kapatılmış boşlukların etkisi.
Harf boşluk ilişkisi ya da düzenlemesinde göz önünde bulundurulması gereken birkaç temel olgu vardır. Bunlar şöyle açıklanabilir:
Harf Boşluk Düzeni ve Tasarımla İlişkisi
1. Harf arası boşluk ilişkisinde uzamsal gerilimin sağlanması ve sözcük örüntülerinin oluşturulması açısından, kullanılan yazı karakteri zayıf bir etkide ise (örneğin biçem olarak ince: light) özdevimli ya da öngörülen bir dizgide daha gevşek; yazı karakteri güçlü bir etkide ise (örneğin kalın: bold) özdevimli ya da öngörülen bir dizgide daha sıkışık görünebilir. Benzer durumlar yazı karakterlerinin geometrik olarak daraltılmış (condensed) ve genişletilmiş (extended, expan-ded) sürümleri dizildiği zaman da oluşabilir.
2. Özdevimli ya da öngörülen bir dizgide tırnaklı yazı karakterleri tırnaksızlara göre daha gevşek dizilmiş görünebilir. Diğer bir deyişle, özdevimli ya da öngörülen bir dizgide tırnaksız karakterler dizildiklerinde daha sıkışık görünebilir.
3. Harflerin yapısal (konstrüktif) farklılıkları bir sözcükte örüntünün (dolayısıyla da algılamanın ve anlamlandırmanın) parçalanmasına neden olabilir. Yapısal farklılıkların yarattıkları olumsuzluklar aslında uygunsuz harf boşluk düzenlemesi (kerning) işlemiyle ayarlanmalıdır. Yapısal özelliklerin oluşturduğu bu parçalanmanın nasıl düzeltileceği harf boşluk düzeninin en genel sorunları arasındadır.
4. Ölçü, tipografide çok önemli bir etkendir. Yukarıda sayılan durumların hepsi ölçü farklılaştığında tersine dönebilir durumlar olabilir. Ancak ölçü kavramıyla söylenmek istenen sadece yazı ögesinin fiziksel ölçüsü değildir. Daha çok perspektif olgusuyla açıklanabilir olan bu görece değişkenlik okunacak olan yazının hangi ortamda bulunduğundan okurun o ortam ile ilişkisine değin tüm göreliliği ifade etmektedir.
Çizgisel ölçümlemeyle yapılmış harf boşluk düzenlemesi.
Alansal veya değersel yargı ile yapılmış harf boşluk düzenlemesi.
Harf Boşluk Düzeni. Çizgisel ölçümlemeyle yapılmış harf boşluk düzenlemesinde harfler arasındaki boşluk yatayda eşittir. Ancak bu durumda harf yapılarının oluşturduğu negatif alanlar sözcük örüntüsünün parçalanmasına neden olur. Alansal veya değersel yargı ile yapılmış harf boşluk düzenlemesinde ise harf yapılarının doğasından kaynaklanan negatif alanlar da boşluk hesabında göz önünde bulundurulduğu için sonuçta harf ilişkileri sağlıklı bir sözcük örüntüsünü yaratır.
Harf Boşluklamasında Uygunluk. Kullanılan Latin abecesi ikili bir dizgeye sahiptir. Bir yanda kasaüstü ya da büyük harf takımı (bir önceki örnekte gösterilmiştir), diğer yanda (bu örnekteki gibi) kasaaltı ya da küçük harf takımından oluşmaktadır. Abecenin bu büyük harf ve küçük harf takımlarından oluşması bile tipografide yazının işlevini yerine getirmesinde rol oynar. Üstelik modernistler işlevin en temel yasası olan az, öz düsturuyla abecedeki bu ikiliği anlamsız bulmuşlardır. Bauhaus Weimar öğrencisi ve Dassau döneminde tipografi eğitmenliği yapmış olan Herbert Bayer abecedeki bu ikili kullanımı gereksiz ve anlamsız bularak geliştirdiği ‘Universal’ yazı karakterinde sadece küçük harf takımına yer vermiştir. Her iki takımın kullanımında dikkat edilmesi gereken özellikler vardır: Öncelikle büyük harfler birbirlerine göre kendi öznel karmaşık yapılarına sahiptir. Ancak küçük harfler ise temelde x-yüksekliği ölçüsünde birbirine daha benzer temel yapılardan oluşmuştur. Tüm bunlara karşın, büyük harf takımında olduğu gibi, küçük harf takımında da yuvarlak yapılı, eğik yapılı ve dik yapılı vurgular içeren karakterler mevcuttur. Üstelik iç boşluklara sahip olmayan harfler ile yakın yerleştirilemeyen harflerin varlığı tam bir sorundur. İşte, sözcüklerde uygun ve doğru örüntüleri oluşturmak için harf yapılarının birbirleriyle ilişkisinde kendi özgül yapılarını dikkate almak ve boşluklamayı bu özelliklere göre ayarlamak gerekmektedir.
Güçlü ve sıkıştırılmış harfler için açık harf boşluk düzenlemesi.
Zayıf ve genişletilmiş harfler için sıkışık harf boşluk düzenlemesi.
Zayıf ve genişletilmiş harfler için sıkışık harf boşluk düzenlemesi.
Harfin Geometrik Özellikleri. Harf boşluk düzeninde harfin hem geometrik hem de yapısal özellikleri belirleyicidir. Uzamsal açıdan doğru sözcük örüntülerini yaratmak amacıyla gereksinen uygun pozitif/negatif biçim/alan ilişkisi harfin bu özelliklerine göre belirlenmek durumundadır.
Birbirine daha yakın dizilen tırnaksız (sans-serif) harfler.
Harf yapısındaki tırnakların (serif) oluşturduğu uzam.
Harfin Yapısal Özellikleri. Tırnaklar, tırnaksız olanlara göre daha fazla harf boşluğu yaratırlar, ancak aynı zamanda harf yapılarının uzamsal açıdan bütünleşmesine de katkıda bulunurlar. Harf boşluğunun ayarı harfin bu yapısal özelliğine göre değişecektir.
Uygun olmayan sözcük örüntüsü.
Uyumlu ‘kelime-resim’ dokusu.
Uygunsuz Harf Yapıları. Harflerin özgün yapıları onları bir araya getirirken uygunsuzluklar yaratabilir. Her bir harfin hem bireysel hem de sözcük örüntüsünde bir bütün olarak algılanabilmesi için gerekli olan harf boşluk tutarı ancak eğitimli bir görme ile belirlenebilir.
5. Harfin kütlesi ya da rengi harf boşluk düzeni üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Yazı karakterlerinin ağırlık çeşitlemeleri harfin kütlesini belirler. Üstelik harf dizgisi renkle ilişkili kullanılıyorsa, daha doğrusu siyah (koyu) mürekkep yerine harf dizgisi herhangi bir renge bağlanıyorsa, bu durum harfin doğrudan kütlesini belirleyecek ve böylelikle uzamsal ortamda harf ilişkilerini değiştirecektir.
6. Ortam da bir başka önemli etkendir, harf boşluk düzeninde. Örneğin, bilgisayar görüntüsünde biteşlem yapısına karşın ışınsal gösterim olanağı ile bir kitabın yüksek duyarlıklı baskısına karşın fiziksel yansıma olgusu yazı ögelerinin işlevsel olarak etkili olabilmelerinde belki de farkında olmadığımız belirleyici etkenlerdendir.
7. Harfler arasındaki boşlukların düzeni üzerine yukarıda sıralanan olgu ve etkenlerin hepsinin üstüne, harflerin kendileri tarafından kapatılmış boşluklar, sözcük örüntülerinin başarılı ve işlevsel bir biçimde oluşturulmasında belki de en önemli etkenlerden bir diğeridir. Bu olgu harf yapılarını biçimlendirme ve harf yapılarına müdahale gibi eylemleri içermektedir ki, bu sıradan kullanıcı için her zaman mümkün değildir. Ancak bu noktada okur yazı karakteri seçiminde belirleyici rol oynayarak harflerin kendileri tarafından kapatılmış boşluklarının yazının işlevini olumsuz etkilemesine seyirci kalmayabilir.
Öyleyse yapılması gerekenler nelerdir?
1. Sözcük örüntülerinin gereksindiği doğru uzamsal gerilimi oluşturabilmek için, ince karakterler daha sıkışık ve kalın karakterler daha gevşek dizilebilir. Bu durum dar karakterler için gevşek ve geniş karakterler için sıkışık olarak düşünülebilir. Önemli olan bu korelasyonu kurabilmektir.
2. Özdevimli ya da öngörülen bir dizgide tırnaklı yazı karakterleri tırnaklarından ötürü daha gevşek dizilirler. Tırnaksızlar ise daha sıkışık. Bu durum karakter yapısından kaynaklanır. Tırnaklı karakterlerin tırnaksızlara oranla metin ölçüsünde (ki, 14 puntoya kadardır) daha rahat algılanmalarını bu özellikleri sağlar. Yani tırnaklar hem uzamsal birlikteliği hem de uygun boşluklamayı oluştururlar. Tırnaksız yazı karakterlerini ise metin ölçüsünde dizerken bir parça boşluklama katmak onların özdevimli ya da öngörülen dizgilerine göre daha okunur olmasını sağlayacaktır. Ancak hem tırnaklı hem de tırnaksız karakterler için özellikle metin altı ölçülerinde (ki, metin puntoları genellikle dipnot ya da resim altı yazılarında 7 ile 9 punto, normal düzenli metinlerde 9 ile 12 puntodur) yani 7 puntodan daha küçük puntolarda her durumda harf arası açılmalıdır. Algılamanın doğası açısından okuma uzaklığı ve belirli metin ölçülerinden aşağıya inildikçe işlev (okunurluk) açısından harf boşluğu artırılmalı, 14 puntodan başlayarak başlık (headline), alt başlık (subcaption) vb. gibi daha yukarı gösterim ölçülerinde ise harf boşluğu azaltılmalıdır. Kısaca ne kadar küçük punto, o kadar çok harf boşluk düzeni ve ne kadar büyük punto, o kadar az harf boşluk düzeni ilkeleri uygulanabilir.
3. Harflerin farklı yapısal özellikleri metin puntolarından daha çok gösterim puntolarında belirginleşmektedir. Harf puntosu büyüdükçe, farklı harflerin oluşturduğu uygunsuz boşluklar mekanik bir anlayışla çizgisel olarak boşluklanmak yerine, harfler arasındaki boşlukların birbirine göre alansal olarak eşitlenmeleri yoluna gidilmelidir. Bunun kesin bir ölçüsü olmadığı gibi bir yazı karakterinden diğerine bu görsel/alansal hesaplama değişmektedir. Bu noktada kullanıcının kendi gözünü eğitmesi ve görme yetisini, alanları ölçme/tartma konusunda geliştirmesi önemlidir.
4. Tipografi sadece kitapta ya da görüntülükte (ekranda, monitörde) değildir. Günümüz dünyasında yazı halen en temel iletişim ve bildirişim aracıdır ve yaşadığımız çevreyi bu görsel iletişim unsurları sarmaktadır. Örneğin afişler, billboardlar, ışıklı-ışıksız tabelalar, trafik levhaları, kiosklar, totemler vb. Kitap gibi belirli bir yakınlık ilişkisi içinde olduğumuz ürünlerde ‘çift ağırlıklı tırnaklı yazılar’ daha rahat bir okuma sunarken, bu çeşit yazılarla (örneğin Times Roman) yapılan yönlendirme ögelerinde okuma çabası tam bir eziyete dönüşmektedir. Perspektif ve uzaklığın rol oynadığı görsel iletişim ögelerinde ister iç mekanda isterse dış mekanda bu nedenle daha çok ‘tırnaksız ve tek ağırlıklı’ yazı karakterleri (örneğin Arial, Helvetica) kullanılmalıdır.
5. Harfin kütlesinin harfin fiziksel ölçüsü ya da boyutuyla bir ilişkisinin bulunmadığı bilinmelidir. Demir ve pamuk örneğinde olduğu gibi, yazı karakteri ailelerinin ağırlık çeşitlemeleri yazı karakterlerinin farklı kütlesel biçemlerini oluşturur. Siyah/beyaz ilişkisi içinde ince, normal ve kalın biçemler yarattıkları gri değer etkisiyle bu farklılığı oluştururken, herhangi bir harf dizgisine bir rengin atanmasıyla harfin kütlesi yine değiştirilmiş olur. Önemli olan bu farklı durumlarda harf dizgisini hangi harf boşluğu ilişkisi içinde dizmek gerektiğini değerlendirebilmektir. Kısaca, renge bağlanmış bile olsa, harfin lekesel değerinin gri ölçekte artması karşısında daha gevşek, azalması durumunda daha sıkışık bir harf boşluk düzeni uygulamanın uzamsal açıdan gerekli olduğunu bilmektir.
6. Kitaplar çoğunlukla yüksek çözünürlüklü işlemler sonucu basılırlar. Günümüzün sayısal tarayıcıları ve renk ayrımı aygıtları keskin ve pürüzsüz kenarlı mükemmel biçimleri üretmeye olanak sağlar. Ancak bilgisayarlar böyle değildir. En azından sadece sayısal ortama yönelik olarak düşünülen her ileti biçimi görüntülük üzerinde temellendirilmektedir. Üstelik bu görüntüleme ekran boyutları ne kadar değişirse değişsin halen 72 pixel/inch üzerindedir. Web sitelerinden sanal kitaplara değin tüm iletişim ve etkileşim ekranın biteşlem düzlemi üzerinde ve söz konusu çözünürlüğünde biçimlendirilir. Bu nedenle hazırlanacak tipografik ürünün hangi ortamda yayınlanacağı önemlidir. Kitap gibi benzeşimsel ya da sayısal aygıtlarla yapılan çoğaltmaların niteliğinde sorun olmadığı için, bu noktada yazı karakterinin kullanılacağı ürünün işlevi ve içeriğine uygunluğunu göz önünde bulundurmak yeterlidir. Ancak görüntülük aracılığıyla yapılacak yayınlarda ekran örüntüsüne özellikle küçük puntolarda uygun düşecek (mümkünse tırnaksız) olan işletim dizgelerinin kendi öbek (core) fontlarının tercih edilmesi hem harf boşluk ilişkisi açısından, hem de harf yapılarının kendi iç boşluklarının bu ilişkideki önemi açısından sonuçtaki okunurluğu belirleyeceği unutulmamalıdır. Örneğin, geçmişte PC ortamında da kullanılan Stone ve Lucida font ailelerine ek olarak Mac ortamı için Chicago, Geneva, Monaco ve New York gibi şehir fontları MacOs 7 ile gelen öbek fontlardır. Charcoal ve Skia MacOs 8 için sayılabilir. Microsoft’un ve Apple’ın daha sonraki işletim sistemleri için diğer öbek fontları arasında ise Arial, Bell, Comic Sans, Georgia, Meta, Trebuchet ve Verdana sayılabilir. (Sarıkavak 2005-2) Bu fontlar her türlü ekran ölçüsünde en uygun sonucu vermeleri için tasarlanmıştır. Üstelik işletim dizgelerinin temel bileşenleri oldukları için sayısal ortam için hazırlanan tasarımlarda font sorunu yaşatmazlar. Diğer yanda bilgisayar ortamında kullanılacak ileti ürünleri için hazırlanmış olan biteşlem (bitmap) temelli fontlar tercih edilebilir.
7. Harflerin iç boşlukları onların tasarımına bağlıdır. Herhangi bir kullanıcı için bunlara müdahale etme şansı pek yoktur. Olsa bile akılcı bir yaklaşım değildir. Müdahale etmek yerine, asıl yapılması gereken zaten daha doğru ve uygun bir yazı karakteri seçmektir. Artık bilgisayarlarda yeterince font mevcuttur.
Tırnaksız kalın bir fontta harfler arası boşluk ile iç boşluk alanları.
Tırnaklı normal bir fontta harfler arası boşluk ile iç boşluk alanları.
Harfin İç Boşlukları. Gözün pozitif ögeyi algıladığını düşündüğünden hareketle harf yapılarının arasındaki ve kendi içlerindeki boşlukları belirginleştirmek suretiyle harf boşluk düzeninin uygun ya da doğru bir oranda verilip verilmediği gözlemlenebilir. Sıradan kullanıcı açısından bu işlemi gündelik yaşantıda her zaman yapmak kolay olmasa da, uzman harf tasarımcıları ürettikleri yazı tasarımlarını gözden geçirirken uygulayabilirler.
Güçlü, sıkıştırılmış bir fontta harfler arası boşluk ile iç boşluk alanları.
Zayıf, genişletilmiş bir fontta harfler arası boşluk ile iç boşluk alanları.
Boşluk İlişkileri. Harf boşluk düzenini kavramak açısından en aza indirgenmiş bir ilişki ‘i’ harfi ile noktası arasındaki ilişkidir. Uzamsal açıdan ‘i’ harfinin ‘i’ olarak algılanabilmesi noktası ile temel vurgusu arasında ayrılmaz bir ilişki kurulmasına bağlıdır. Bu ilişki Dünya ile yörüngesi Ay arasındaki ilişkiye de benzetilebilir. Ay, Dünya’dan öyle bir uzaklıkta/yakınlıkta olmalıdır ki, evrendeki çekim güçleri onu Dünya’nın uydusu olmaktan çıkarmasın. Bu çekim ilişkisi süredurum (inertia) olarak adlandırılır ve i’nin noktası ile temel vurgusu ya da bir sözcükteki her bir harf arasındaki ilişki böyle olmalıdır ki doğru algılama oluşsun; ileti anlam kazansın ve yazı işlevini yerine getirebilsin.
Futura yazı karakterinin ince, orta, kalın ve fazla kalın ağırlık biçemleri.
Harfin Kütlesi. Harfler inceden kalına çeşitli ağırlık vurgularına sahip olabilir. Ancak bu özellikleri harf boşluk düzeninde belirleyici etkide bulunur. Harfin kütlesi kendisini oluşturan pozitif alanlarla çevresini saran negatif alanların birbirine oranını gösterir. Sözcüklerin düzgün olarak algılanabilmesi için ince yapılı harfler bu örüntüde kütlesel zayıflıktan dolayı daha yakın, kalın yapılı harfler ise kütlesel ağırlıktan dolayı daha uzak yerleştirilir. Tam tersi bir uygulama ince yapılı harflerden oluşan sözcük örüntüsünün dağılmasına ya da kalın yapılı harflerden oluşan sözcük örüntüsünün birbirine girmesine ve böylelikle sonuç olarak sözcüğün etkin bir biçimde algılanmamasına neden olur.
Rengin Kütleye Etkisi. Harfler öncelikle siyah/beyaz tasarlanırlar. Pozitif ve negatif ilişki içinde bireysel olarak harf yapılarında belirlenen uzamsal ilişki, harflere renk atandığında farklılaşır. Bir i’nin gövdesi ve noktası arasındaki etkileşimde bile aslında daha farklı bir ilişki gereksinilir. Gündelik yaşamda bu kadar ayrıntılı hesaplamalar yapılamaz.
Ancak en azından renklerin siyah/beyaz değerleri olduğu bilinmeli, gri değer ölçeğine göre kullanılan rengin harfin kütlesini farklılaştırabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Buradan hareketle renge göre azalan kütle değeri için daha sıkışık, artan kütle değeri için daha gevşek bir harf boşluk düzeninin uygulanabileceği mantıksal olarak çıkarsanabilir. Yukarıda, renk tayfında yer alan genel renkler ve gri eşdeğer ölçeği ile %100 siyaha göre siyah oranları gösterilmektedir. Ancak bu oranlar CMYK baskı ortamında madde rengine göre farklılaşmaktadır.
Çözünürlüğün Belirleyiciliği. Yukarıdaki örnekte çözünürlük inç başına görüntülük noktacığı (ppi: pixel per inch) olarak yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla 120, 60, 40, 30 ve 24’tür. Herhangi bir çıktı (yazıcı ya da RIP) aygıtında olduğu gibi, çözünürlük arttıkça görüntülük üzerindeki örüntüde oluşturulan harf biçimi nitelik açısından daha da iyileşmektedir. Ancak bu iyileşme çıktı aygıtının ürettiği sonuçta elde edilmektedir. Görüntülük üzerinde ise görüntüleme 72 pixel/inch üzerinden sürdürülmektedir.
‘Raster’ ya da ‘Jagged’ Görüntü. Biteşlem belgeleri temel olarak bir biçimin gösteriminde görüntülük noktacıklarına uygunlaştırılması için gereklidir. Görüntülük üzerinde bir biçimin (ya da yukarıdaki örnekte görülen bir metin dizgisinin) gösterimi ‘raster’ (sıra tarama) bir sonuç sunar. Günümüzde sanal iletişim ve yayıncılık 1992’den beri internet ortamında (ekranın kendi örüntüsü üzerinden) yürütülmektedir. Bu ortamın teknik özellikleri ortamda oluşturulacak tipografik ürünleri tasarlarken dikkat edilmesi gereken en önemli etkendir. Ekranın biteşlem örüntü temeli gözönünde bulundurulmadan yapılacak tipografik tasarımlar ve elbette onların harf boşluk düzenlemeleri işlevlerini yeterince etkin bir biçimde yerine getiremeyebilir. ATM öncesinde font gösterimi tırtıklı (jagged) kenarlara sahiptir ve bu yetersiz bir WYSIWYG gösterimidir. 1990’lardan başlayarak kullanılan ATM (Adobe Type Manager) biteşlem tırtıklı görüntülere yumuşatma (anti-alising) uygulayarak metinlerin görüntülükte daha uygun görünmesini sağlasa da, sanal ortamın temel örüntüsü ve onun düşük çözünürlüğü her zaman memnun edici sonuçları üretmede yeterli olamamaktadır.
Kaynakça
1. GATES, David., 1988, Latin Abecesinin Evrimi, Çev: A.M. Önal, N.K. Sarıkavak, BasımGrafik, Ankara, TR.
2. WHITE, Michael., 2001, Leonardo, İlk Bilgin, Çev: Ahmet Aybars Çağlayan, İnkilap Kitabevi Yayın San. ve Tic. A.Ş., İstanbul, TR.
3. SARIKAVAK, Namık K, 2005-1, Sayısal Tipografi 1; Basımcılık ve Yayıncılıkta Aygıt Donanım ve Yazılım Teknolojisinin Gelişimi, Başkent Üni. GSTMF Yayınları, Tasarım Dizisi No:1, Ankara, TR.
4. SARIKAVAK, Namık K, 2005-2, Sayısal Tipografi 2; Batıda ve Ülkemizde Sayısal Harf/Font Tasarımcıları, Başkent Üni. GSTMF Yayınları, Tasarım Dizisi No:2, Ankara, TR.
5. GATES, David., 1969, Lettering for Reproduction, Watson-Guptill Publishing Co., Inc., New York, USA.
Yazı photoshopmagazin.com’dan alınmıştır.